Her sohbetin eşlikçisi olan kahve türlü türlü pişirim teknikleri ile en vazgeçilmez içeceklerden biri olmayı başarmıştır. Çok eski dönemlerden bugüne hiçbir zaman popülaritesini kaybetmemiş olan kahvenin tarihi 10.yy.lara dayanmaktadır. Kahve tarihte ilk olarak Galla Kabilesi tarafından 900’lü yıllarda keşfedilmiştir. Etiyopya’da keşfedilen kahvenin uyarıcı bir etkisi olduğu da bu dönemlerde ilk keşfedilen özelliği olmuştur.
Kahve çekirdekleri o zamanlarda da önce kavrulmuş daha sonra da dövülerek ince toz haline getirilmiştir. Daha sonra ise yağ ile karıştırılarak top haline getirilmiştir. Farklı kullanım şekillerine rağmen günümüzde en sevilen içecekler arasında yer almıştır. 1000’li yıllarda ise kahve Arap tacirlerin de dikkatini çekmiştir. Burada Orta Doğu’ya getirilen bitki dikilerek kahvenin yaygınlaşması sağlanmıştır. Bu dönemde bu bitkiye “kahwa” adı verilmiştir.
Aradan geçen süre içerisinde kahve oldukça kullanımı yaygınlaşan bir bitki haline gelmiştir. 1400’lü yıllarda ise Yemen’de yapılan bir kahve içeceği Sufilerin de dikkatini çekmiştir. Bu süreden sonra ise Arap Yarımadası’nda kahve yetiştiriciliği oldukça yaygınlık kazanır. Tarihte ticari olarak ilk defa yetiştirilen kahve Yemen’in EL Muha limanına yakın bölgelerde yetiştirilmiştir.
Kahvenin Tarihi – Osmanlının Kahve İle Tanışması
16. yüzyılın başlarında Mısır’da da yayılmaya başlayan kahve tüketimi daha sonra Suriye’ye gelmiştir. İstanbul’a ilk defa gelmesi ise 1517 senesinde olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Yemen Valisi Özdemir Paşa’nın çabası ile getirilmiştir. İlk defa kahvehanelerin açılışı ise 1551- 1555 yılları arasında gerçekleşmiştir.
Osmanlı Türkleri kahve ile ilk olarak 1536 senesinde Yemen’de tanıştığı ve İstanbul’a getirmek için çaba gösterdiği kahve İstanbul’da oldukça beğeni toplamıştır. Sultanın kahvesi ise 40 kişilik kahveci ustalar tarafından özenle hazırlanarak servis edilirdi. Bu zamandan sonra Osmanlı saraylarının da gözdesi bir içecek haline gelmiştir. Osmanlı sosyal hayatında da önemli yer edinen kahve adeta sohbet ortamlarının vazgeçilmez eşlikçilerinden biri durumuna gelmiştir.
Kahve Türkler tarafından çok farklı bir metot ile hazırlanmaya başlanmıştır. Güğüm ve cezvelerde pişirilmiş, özel pişirimi nedeniyle de Türk kahvesi adını almıştır. Kahvenin hazırlanma aşaması büyük bir titizlik gerektirmektedir.
Kahvenin Avrupa’ya Taşınması
Kahvenin tarihi kadar yayılışı hatta kahvenin Avrupa’ya gelişi de oldukça merak uyandırıcıdır. Kahvenin tarihi Avrupa’ya iki farklı yolla yayılmıştır. Bunlardan biri Osmanlı İmparatorluğu üzerinden gelmesi diğeri ise kahve limanı olan Muha üzerinden Avrupa’ya yayılmasıdır.
17. yüzyıl ortalarında kahve son derece egzotik bir içecek olarak görülüyordu. Az bulunan diğer maddeler gibi dönemin soylu kesimleri tarafından alınarak tüketiliyordu. Daha sonra ki dönemlerde ise Avrupalılar bu içecek türünü hem sosyal hayatlarında tüketmeye başlamışlar hem de tıbbi anlamda faydalarından yararlanmaya başlamışlardır.
1650 senesinde kahve İtalya’da birçok farklı yerde satılmaya başlanmıştır. Venedik’in tarihteki ilk kafesi ise 1683 senesinde açılmıştır. Bu dönemden sonra da kahve en neşeli dostlukların bazen kederli sohbetlerin önemli bir sırdaşı haline gelmiştir. Dünya üzerinde her geçen dönem daha da popüler hale gelen kahve insan sağlığı açısından da önemli bir yere sahiptir.
Tarihte Kafelerin Açılmaya Başlanması
Kahvenin ünlenmesi ve birçok kişinin damak tadına hitap etmesi ile birlikte Almanya ve diğer birçok Avrupa ülkesinde kahve içmek için uygun ortamlar açılmaya başlanır. 1700’lü yıllarda Londra’da neredeyse birçok işletme kafe olarak hizmet vermeye başlar. Hatta bu dönemde bir fincan kahve 1 sent olarak satılıyor ve kişiler oturarak saatlerce en sıra dışı konularda dahi sohbet edebilme imkânı bulabiliyordu.
Amerika’daki ilk kafe ise 1689 senesinde Boston’da açılmıştır. Buradaki kafeler daha çok kafe meyhane tarzındadır. Bu nedenle de burada çay, kahve ve bira gibi içeceklerin servisi yapılıyordu. Fransa’da kafe kültürünün tam olarak yayınlaşmaya başlaması ise 1689 senesinde olur. İtalyan bir göçmen olan Francois Procope Cafe de Prope’yi açarak en köklü Kafelerin temelini atar. Almanya’da ise ilk Kafelerin açılması 1700’lü yıllarda olur ve birçok üst sınıfın da uğrak yeri haline gelir.
Geçmişten Günümüze Kahvenin Faydaları Nelerdir?
Kahvenin çok eskilerden bu yana sağlık için faydaları olduğu bilinmektedir. Tarihin belli dönemlerinde tıbbi açıdan da kullanıldığı olmuştur. Kahvenin faydaları ise şunlardır:
- Kahve düşünme performansının artmasında son derece etkilidir.
- Kas kordinasyonunu ve gücünü artırmaktadır.
- Enerji sarfiyatını artırır ve kalori yakımında önemli etkileri vardır.
- Ağrı kesici bir yanının olması baş ağrısı konusunda yardımcı olmasını sağlar.
- İçeriğinde bulunan antioksidanlar ile kanser önleyici bir özelliğe de sahiptir.
- Astım krizlerinin hafiflemesinde son derece etkilidir.
- Kahvenin faydaları arasında bağırsakların yumuşamasına destek olması da gösterilebilir.
- Günde iki ya da üç fincan kahve tüketmek erkeklerde safra taşı oluşumunu engeller.
- Kolestrolün düşmesine yardımcı olur ve nefesi açar.
- Kemiklerin güçlenmesine yardımcı olduğu için özellikle yaşlıların tüketmesi önerilmektedir.
- Yüksek tansiyonu önler ve sindirimi kolaylaştırır.
Bunların yanında kalbe iyi gelen birçok yanı vardır. Beyni uyarır ve dikkati toparlamaya yardımcı olur. İdrar söktüren bir yapısı vardır. Uyarıcı özellikleri sayesinde vücuda dinamizm kazandırır.
En Çok İçilen Kahve Çeşitleri Nelerdir?
Günümüzde kahvenin birçok çeşidi bulunmaktadır. En çok tercih edilen kahve türleri arasında Türk kahvesi ilk sırada gelmektedir. Yapılışına göre en çok içilen kahve çeşitleri arasında şunları saymak mümkündür:
- Espresso Kahve
- Americano Kahve
- Filtre Kahve
- Cafe Latte
- Mocha
- Macchiato
- Cappuccino
- Cortado
Bunların yanında Falt White, Frappe, Instant kahve türlerinden de tadabilirsiniz.
Önerilen yazı: Birinci Dünya Savaşı Nedenleri ve Sonuçları (1914-1918)